28 Mart 2016 Pazartesi

Çektiğimiz acılarda bile zeki olmalıyız

“Ruhunun tüm acı çığlıklarını dinlemesine izin ver ve acı çekenin gözündeki gözyaşlarını sen kurutmadıkça tek bir acı yaşını güneşin kurutmasına izin verme. Ama yakıcı insan gözyaşlarının teker teker kalbine düşmesine izin ver ve onlara neden olan acı yok olana kadar kurulanmadan orada kalsınlar.”  
Sessizliğin Sesi, Tibet’in kadim bilgelik kitabı, HPB


Mevlana der ki; "Unutmayın dünyada yaşamıyorsunuz, dünyadan geçiyorsunuz." 

Ancak, "Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür." Yani, insan hafızası unutma özürlüdür. 

İnsan unutur...İnsan kökenlerini unutur, özündeki cevheri, neden dünyaya geldiğini, insanın ne olduğunu, insan olmanın ilahi doğasını unutur... Maddeyle ve nefsiyle imtihanlarını unutur, araçlarını geliştirmek için yaşar, kendini geliştirme amacını unutur, vazifelerinin neler olduğunu, tüm insanlığın ruhsal köklerinin bir olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, ruhsal tekamül için burada olduğunu unutur... 

Büyük insanlık tarihindeki iniş döngülerinde, değerlerin ve bilincin düşüşü iyice hızlandığında, insanlıktan uzaklaşmanın çığ etkisi öyle elim ve vahim sonuçlara neden olur ki, insan olduğunu unutanların sebep olduklarına şahit/şehit olanlar da unutma uçurumuna yaklaşabilirler... 

O halde hatırla: 

Unutmamak kin tutmak, öfkelenmek değildir, etkiye tepki vermek negatif karmamızı katlar... İnsanlığın ayıpları, özür dilemekle, bağırmakla, çığ'ırmakla, sadece üzülmekle telafi olmaz...
Karma yasası bozulan dengenin tazmini anlamına gelen eylem yasasıdır. Dengenin tazmini için İlahi Adalet bizden doğru eylem ister. 
Özü sözü BİR İNSAN olmamızı... 
Kalbimizin terazideki tüyden hafif olmasını…

“Ben yapmadım, o yaptı, on(lar)dan hesap sorulsun” dediğimiz durumlarda bile kötülüğün girdabına kapılmışların yerine doğru olanı yaparak telafi edecek dengeyi sağlamamızı ister… Çünkü onlar insanlık adına telafi yapacak bilinçte değiller...Çünkü farkındaysak bizler sorumluyuz. Bunu yapabilirsek ötesini İlahi Adalet'e gönül rahatlığıyla teslim edebiliriz.

İşte bu yüzden sırf bu yüzden...Karanlığa küfredeceğimize bir ışık da biz yakmalıyız. 
Zeki insan, kötülüğün sadece etkisini değil nedenlerini de iyileştirmeyi bilmelidir. Çektiğimiz acıda bile zeki olmalıyız. 

"Ey İnsanoğlu kendini tanı..."der tüm kadim öğretiler.

Unutmayalım, insan diğer canlılar içinde büyük bir ayrıcalığa sahiptir: Özgür irade ve seçim yapma gücüyle donatılmıştır. Özgürlüğümüzü insanın ve evrenin doğasına uyumsuz kullandığımızda negatif karma yaratır, kişisel ve kolektif acılara neden oluruz... 

Beşer şaşar ve şaştığında yolunu bulması için bedenine ve çevresine yerleştirilmiş doğa her zaman okunmaya hazır bir kaynaktır. İnsanlıktan önce de var olmuş olan ve şimdi de var olan ve sonsuza kadar var olacak olan Evrensel Yasalar, çıkışı gösteren zamansız rehberlerimizdir.

Evrensel doğa yasalarını çalışmalı, iyice anlamalı ve onlarla uyum içinde yaşamalı, özgür ve cüz'i irademizi külli iradenin bir parçası olduğunun farkındalığıyla kullanmalı...

Bir gün ateşlerden, karanlıklardan geçip yeniden küllerimizden doğacağız, ancak bunu nasıl yaşayacağımızı bugün bizler belirliyoruz, artan acılarla mı, artan farkındalıkla mı ? 
Kıyametlere neden veya seyirci olarak mı ? Kıyam ederek mi ? 

Bugün ektiğimiz karmik tohumlarla insanlığın geleceğinde hangi yeni imtihanlara neden oluyoruz ? İnsanlık sınavlarını hakkıyla vererek yaraları bir nebze olsun sarabiliyor muyuz ? 

İnsan unutur…ancak İnsanlığın Ruhu ve Büyük Hafıza unutmaz…

Yüzbinlerce belki de milyonlarca yıllar geçmiştir aradan, kıyametler kopmuş, tufanlar olmuştur… Telafi yasası mükemmel şekilde çalışmış ve benzer imtihanlarda bulmuştur kendini insanoğlu…

Bize verilen nimetler sadece bir yaşamı oluşturan iyi şartlar değildir, maddesel, fiziksel değildir, sahip olduğumuz nimetler; insan doğasının kudretleridir, erdemlerdir, iyilik, ölçülülük, doğruluk, adalet, basiret, sevgi ve bilgeliktir... 

Aldığımız nefese, kalbimizin atışına şükrediyoruz ama enerjimizi, bedenimizi, duygularımızı, düşüncelerimizi ne için kullanıyoruz ? Şu AN neye hizmet ediyoruz ? 
Ol'AN her şey içimizdekilerin dışarı yansımasıdır.

Farkındalığımızı, bilincimizi, insanlığı yeniden yükseltecek değerleri yeniden inşa etme gücümüzü ve birliği koruma kapasitemizi canlı tutalım. 
İnsanlığın ölmemesi için erdemleri yaşayalım, iyiliği yaşatalım, elden ele, gönülden gönüle, kuşaktan kuşağa aktaralım. 
Enerjimizi ilahi düzen ile uyum içinde kullanalım…

“Daha iyi bir insan ve daha iyi bir dünya için.” 
Doğrulalım, doğrultalım..
Doğrunun, Hakikat'in, Dharma'nın, Yasa'nın Yolunda

Uğur Başak Arpacıoğlu, 28.03.2016 , Kadıköy 

“Ey Lanu, bu Dünya, "Büyük Sapkınlık" adı verilen aldanış tarafından egona karşı tuzakların kurulduğu, Yol boyunca korkunç denemelerin olduğu, acı ve Keder Odası'dır.
(Büyük Sapkınlık Ruh'un veya Ben'in tek, evrensel BİR'den, sonsuz BEN'den ayrı olduğuna inanma cehaletidir.)


Ey cahil Lanu, bu yeryüzü, Hakiki Işık vadisinden önceki alacakaranlığa açılan kasvetli, karanlık bir giriştir, - o Işık ki rüzgar söndüremez, o Işık ki fitilsiz ve yakıtsız yanar."

Büyük Yasa şöyle der:
TÜM BEN'in bileni olmak için, önce BEN'inin bileni olmalısın." 

(Tattvajnani, insandaki ve doğadaki ilkeleri tanıyan ve ayırt edendir ve Atmajnani ATMA'yı veya Evrensel Olan'ı, TEK BEN'i tanıyandır. )
Sessizliğin Sesi, Tibet’in kadim bilgelik kitabı, HPB