26 Nisan 2013 Cuma

Dolun'aya

Bu gece olduğu gibi ayın dolun olduğu ve özel bir tutulma ve kavuşumlardan geçtiğimize benzer bir gecede, bundan 16 ay önce kaleme gelmiş sözler ve özler...çıktı karşıma kuyudatlardan...paylaşmak istedim...
Ay gibi siz de dolun dolun yaşayın anlarınızı...
Unutmayın...Yukarıdaki ne ise yerdeki de odur ve tam tersi aşağıdaki ne ise yukarıdaki de odur. 



DOLUNAY

Ay
Dolun olmuş
Gökte
Kafam dolmuş
Binbir düşünce
Üşüşünce
...
Ay tutulmuş
Ben tutulmuş

Düş’ünce
Gökten
Çok fazla düş’ününce

Ruh
üşüyünce

...

B_Flex
10.12.2011, 01:34
Dolunay, ay tutulması, ikizlerde
Akrep- Akrep- Ay burcum ikizlerde
...
Kafam kazan,
Var mı kazan’an ?
Ayrı düşünce? 




6 Nisan 2013 Cumartesi

Işığa doğru...

Düş'ünceler düş'er düş'ünmeyince ba'Zen

Bu an'larımı bloğumda  Özler ve Sözler sayfasında paylaşıyorum.

Hepinize nefeslendiğiniz, güneşin alnınızdan içinize aktığı aydınlık güzel bir haftasonu dileklerimle... Kendinize iyi bakın.


IŞIK VE BÜYÜ’ME

Aşk’ın büyüsü de
Büyütmesi de
b’aşk’adır.

 
Bembeyaz bir sokakta,
Göksel kanatların altında,
Yıldızlar zamanında,

Yürürsün...

 
Işık’a doğru...
Evrimleşen her varlık gibi,
Acı ç'eker,
Büyürsün...


Kalbindeki ateşle
Yanarsın iki uçtan
Yana yana

Yalnızlığın bir hal olduğunu anlarsın,

 
Köklerine dönersin,
Yürürsün...

Adım adım,
Bir’e doğru

Büyürsün

Dem dem
Olgun bir adem olmaya

Sendeki  yoklukta

Aşkın zenginliğini
Solursun...

S'anarsın
Aşık olduğun dışındadır,

Gördüğün ışık
O'ysa

Ne başkasındadır
Ne sende,


Evrendedir

Ve aynı zamanda
Ruhunun derinlerinde...


B_flex@lifeinflux, 24.12.2011, 15:30

Yerde Toprak Ana’nın günü , Gökte Ay Hilal

A man can be himself only so long as he is alone; ... if he does not love solitude, he will not love freedom; for it is only when he is alone that he is really free. [Schopenhauer, "The World as Will and Idea," 1818

Yıldızlar zamanı: Tek defaya özgü evrende herşeyin konum aldığı önemli ve özel anlar, Momo, Michael Ende

“Beyaz sokakta, insan ne kadar yavaş hareket ederse o kadar hızlı ilerliyordu, ama aksine ne kadar acele ederse o kadar güç ilerliyordu...” Momo, Michael Ende

Adem: Ar ˁadam عدم [#ˁdm msd.] yokluk Ar ˁadima عدم yok idi, eksik idi 

Müzik: Sting, Fragile



 

5 Nisan 2013 Cuma

Egzersiz beden için ne ise, okumak da zihin için odur...

Bilgi Çağı'nda yaşıyoruz. Çok sayıda kitap yazılıyor, basılıyor ve dağıtılıyor. Eskiye göre daha çok kitap satılıyor, internet aracılığıyla bir çok kitabın içeriğine hızlı erişim sağlıyoruz. Ancak tüm bu hareketliliğin sebebi daha çok ve etkin okuma yerine tüketim gibi görünüyor. Çoğu insan okuyamadığından şikayetçi çünkü zihinler gereksiz bilgilerle yorulmuş durumda. Birkaç sayfa okumak, anlamak ve düşünmek için her geçen gün daha az zaman kalıyor, daha az zaman ayrılıyor.

Okuma alışkanlığını canlandırmamız gerekiyor, çünkü sadece kültürel gelişim için değil, günlük arınma ve günlük zihinsel-psikolojik beslenme için iyi ve kaliteli okumaya ihtiyaç duyarız.
Egzersiz beden için neyse, okumak da zihin için odur…
 
Kitap okumak zihni besler,
Kitap okumak hayal gücünü geliştirir, yaratıcılığı artırır,
Kitap okumak rutine girmeyi engeller,
Kitap okumak dinlendirir.
Kitap okumak insanın düşüncelerini olgunlaştırır.
Okuyan insanın konsantrasyon gücü oldukça fazladır.
Okuyan insan kültürlüdür, bilinçli bir insandır.
Okuyan insanın bilgi dağarcığı fazladır ve böylece akıcı bir şekilde konuşma olanağı sağlamaktadır.
Okuyan insan hızlı düşünür.


Okumanın beynimize faydaları

Araştırmalar kitap okuyan bir insanın zihinsel algılama ve anlama oranı, hiç okumayan bir insana göre %60 daha fazla olduğunu belirtiyor. Okuyan beyin üretkendir ve bu faaliyeti insanı zihinsel tembellikten kurtarır. Okuma, beyinin iki lobu arasında bağlantıyı kurar ve beyinin gelişimine yüksek oranda katkı sağlar. Okuma beyini güçlendirmekle birlikte, anlama ve algılamayı kuvvetlendirir. Beyin-göz ilişkisi kurarak daha hızlı algılama olanağı sağlar. IQ seviyesinin artmasına yardımcı olur.

Carnegie Mellon Üniversitesi Bilişsel Beyin Görüntüleme Merkezi araştırmalarında 8- 12 yaşlardaki çocuklarda okumanın Beyin üzerindeki etkileri araştırılmış. Araştırmanın sonunda okuma miktarı yüksek çocuklara oranla okuma miktarı düşük çocukların beyinlerindeki gri maddenin az olduğu görüntülenmiş. Diğer ders yılında, okuması zayıf çocuklar 100 saatlik bir okuma eğitimine alınmışlar ve bu çocukların okuma yeteneklerinin geliştiği tespit edilmiş. Aynı zamanda beyin MR larında beyin dokularının değiştiği ve geliştiği ortaya çıkmış. Duygusal bilişsel sezgisel gelişime katkı sağlamakla birlikte okuma eyleminin  beyinde yapısal değişikliklere neden olduğu kanıtlanmış durumda. 

Daha da iyisi, beyin her yaşta gelişimine devam eden bir organ. Diğer bir deyişle, beynimizi geliştirmek için okumanın yaş sınırı yok.


Kitap okumak önemli midir?

Evet, ama önemli olan sadece kitap okumak değil, okuduklarımızdan öğrenmektir.
Öğrenmek ile kitap okumak arasında fark vardır. Bir sürü kitap okuyabilirsiniz, ama hiçbir şey öğrenmeyebilirsiniz.
Kendinde var olan güçleri ortaya çıkarmak ve bunları geliştirmek için sürekli bir uğraş ve araştırma içinde olan insan, bunu gerçekleştirmek için okuma, dinleme, gözlem, deneme gibi birikim kazanma yollarına başvurur. Bu birikim kazanma yolları içinde özel bir yere sahip olanı okumaktır. Okuma eylemi herhangi bir kitabı, dergiyi, gazeteyi, yazıyı salt okuma şeklinde anlaşılmamalıdır.
Okumanın en önemli motivasyonu meraktır. Eğer gerçekten sizin için önemli bir sorunun cevabını merak ediyorsanız, o merak tatmin olmadan gözünüze uyku girmeyecekse bir günde bir kitap değil, on kitap bile okuyabilirsiniz. Bir soruya cevap aramak, insana bir yön bir amaç verir. Elinize bir kitap alıp okumaya başladığınızda acele etmek için bir nedeniniz yoktur. Bu durum olumsuz bir gerilim yaratır ve insan içinde bulunduğu okuma eylemine yabancılaşır.

Her şeyden önce okuma alışkanlığını kazanabilmek için “içsel denetiminizi” sağlamanız gerektiğini bilelim. Yani dışarıdan ne kadar etki olursa olsun, sonuçta bu alışkanlığı kendi çabalarımızla kazanacağımızın farkında olalım. Okumayı, “boş vakitleri doldurmak” diye adlandırmamak ve bunu yaşamımızda bu yönüyle uygulamaya çalışmamak gerekir. Çünkü okumak, kişinin bir ihtiyacı olmalıdır.


İyi bir okur...
İyi bir okur, disiplinler arası bilgi geçişini iyi yapabilendir.
Sadece sürekli okuyarak bilgi hamalı haline gelmekten ziyade yazan, üreten, anlatan, yeniden üreten bir insan olmak demektir.
İyi bir okur, seçerek okuyandır.
 

İyi okuma nedir?

Seçerek okumaktır,
Okuduklarından aldıklarına hayatında yer verebilmektir,
Okuduğunu uygulayabilmektir.
 
Uygun Okuma Ortamı

1- Beden; oturuş şekli
2- Işık
3-Mekan

Her türlü iş, eylem, davranış en etkili sonuca uygun zaman ve zeminde ulaşır. Bu açıdan bakıldığında yalnızca etkin ve hızlı okuma için değil tüm işler için gerekli koşullar sağlanmalıdır. İnsanın okuma gibi bilişsel bir olayda okurun dikkatini dışarıya ya da kendi bedenindeki bir soruna yöneltmesi okumayı hemen kesintiye uğratır.

Beden: Beden öne doğru eğik ya da arkaya doğru yatık olmamalıdır. İlki mide sorunu getirir ikincisi uyku. Rahat ve dik oturmalı, bedenimizin gergin olmamalıdır.

Işık: Tam karşıdan, doğrudan ve tepeden gelen ışık belli bir süre sonra gözleri rahatsız edecek, uzun sürelerde sağlığını bozacaktır. En iyisi sol arkadan gelen ve doğrudan olmayan ışıktır. Gözler ışık kaynağını direk olarak görmemelidir.

Mekan: Bir başka gereksinim beynin zaman zaman yaptığı kaymalarda konsantrasyonun dağılmaması için odanın yalın olmasıdır. Kuşkusuz en iyi ortam her zaman olanaklı değildir ama okumama bahaneleri en aza indirilmelidir. Yapılacak her türlü davranışın, eylemin gücü bireyin onları yapmak istemesinde bulunur.

Günümüz yaşam şartlarında her yerde okumayı öğrenmemiz gerekiyor; otobüste, durakta, bir sırada beklerken…Aslında böyle bir ortamda okumak her ne kadar zor olsa da içinde bulunduğumuz ortamın stres ve yorgunluğundan uzaklaşmamız için bize bir kapı açacak ve kayıp zamanları daha iyi değerlendirmemizi sağlayacaktır.
Okumaya başlarken...
 “Kitaplar da dostlar gibi iyi seçilmelidir.”

Hangi konulara ve türlere ilgili olduğunuzu ve ne düzeyde bir okuyucu olduğunuzu belirleyin. Eğer yaşamınız boyunca hiçbir roman, öykü, destan, masal, şiir vs okumadıysanız, ilgili olduğunuz konularda yazılmış, temel ve basit düzeydeki eserleri seçerek başlayın.

Alışkanlığınızı pekiştirecek hedefler belirleyin. Örneğin ayda iki bir kitap bitirme ile başlayıp, bunu haftada bir kitaba kadar indirmeye çalışın. Ayrıca kültür,mizah, bilimsel araştırma, tarih vb. dergilerine abone olun. Okumada aşırıya gitmemek kaydıyla seçici olun. Gördüğünüz her kitabı veya metni okumaya çalışmayın.

Okuduğunuz bir kitabı, arkadaşlarınızla veya ailenizle paylaşın, hakkında konuşun, faydalı bulduğunuz yönleri çevrenize aktarın, bu hep kendi içinizde bilginizi pekiştirmenizi sağlayacak hem de etrafınızdaki kişilere faydası olacaktır.

Kitaplarınızı, dergilerinizi arkadaşlarınızla bir süreliğine değiştirin. Başucu kitaplarınız dışında okuduğunuz kitapları kamuya açık bir kütüphaneye bağışlayın.

Kitap Okurken...
Satırların kurşunkalemle altını çizin, paragrafların yanına yıldız koyun, bu işlem anlamlı bulduğunuz yerleri vurgulamak açısından önemlidir.

Zamanınız var ise kitabın özetini çıkarmanız da önemlidir, bu özet daha sonra ki zamanlarda kitaptan faydalanmanız için yardımcı olacaktır.
Sonrasında…
Beğendiğiniz bir kitabı tekrar tekrar okumaktan çekinmeyin. Çok farklı ve çok sayıda okumaktansa okuduğunuz ve faydasını gördüğünüz bir kitabı tekrar tekrar okumanız da çok faydalıdır.
Okuduğunuz kitapların isimlerini not edebilirsiniz ve böylece zaman içerisinde okuduğunuz kitapları görebilirsiniz. Bu listeniz sizi daha fazla okumak için motive edecektir.
 

En iyi kitapların okunması, geçmiş yüzyılların en büyük insanlarıyla konuşmak gibidir. (Descartes)

Biraz param olursa kitap alırım; eğer artarsa yiyecek ve giyecek alırım… (Erasmus)

İçinde kitap olmayan bir oda ruhsuz bir beden gibidir… (Cicero)




3 Nisan 2013 Çarşamba

Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş


Kadim bilgilere kulak veriyorum yine...Günlük zihinsel beslenmemi yapmak ve gündelik yaşamda tozlanan zihin aynasını parlatmak için.

Xsantos’tan M.Ö 9 yy’dan günümüze ulaşan eski bir tapınak yazıtını bir kez daha çıkarıp okuyorum, bir defa yetmiyor insana. Kendini tanıma yolculuğunda menzili gözden kaybetmemek için, neden yaşadığımızı, nasıl yaşamak gerektiğini sürekli hatırlamak için, her zaman ve herkes için geçerli, bilinci yükselten bilgelik öğretilerini yineleyerek yenileniyorum.  

Onları okudukça, her daim özümüzde bulunan, ancak çevremizdeki ve içimizdeki gürültülerden her zaman işitemediğimiz, sadece ona kulak verdiğimizde duyulabilen “Sessiz Konuşmacı”nın rehberlik yapan sözlerini duyabiliyoruz. Ruhumuzu yakalayan sözleri…

Yaşam denen bu gizemde evrenin ve kendisinin varlığını sorgulayan, hayatın anlamını arayan herkesin içinde yaşayan insanlığın tecrübelerin birikiminin kolektif, ezeli ve ebedi deyişleri bunlar. Adam olma yolunda yürüyen, yaşam okulunda büyüyen insanoğluna eşsiz öğütler.

“İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.” diyor bilgeler ve ekliyorlar “Öğretileri yargılarsan onları anlamaya da...”

Kadim öğretilere kulak verelim. Onlar geçmişe ait değiller, geçmişten günümüze uzanarak bugünün insanının anlayışı ve uygulamaya geçirmesi için o büyük hafızada korunarak bizlere aktarılıyorlar…Zamansız bir kütüphane gibi. Kapısının açılmasını bekleyen... 

İçlerindeki bilgeliği özümsemek için onları anlayabileceğimiz seviyelere indirmek yerine, kendi bilincimizi kadim öğretilerin seviyesine yükseltmeyi deneyelim.

Anahtar kendi içimizde bulunuyor.


“Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulduğunu unutma.

Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış.

Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut.

Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız kısa ve açık seçik konuş.

Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.


İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur.

Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın.

İşini öyle seveceksin ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol.


Sevmediğin zaman sever gibi yapma.

Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme.

İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.

Ve unutma ki; insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

Aşka burun kıvırma sakın; o çöl arasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.


Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.

Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgarın yönünü değiştirmediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.


Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır.

Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.

Hatırlar mısın doğduğun zamanları: sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu.


Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse.

Sabırlı, sevecen, erdemli ol.

Eninde sonunda bütün servetin sensin.

Görmeye çalış ki , bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekanıdır.”

Xsentos, M.Ö.9.yy
 
 


 

 

 

2 Nisan 2013 Salı

Cogito ergo sum

"Cogito ergo sum." Descartes
Düşünüyorum öyleyse varım.
Düşünüyor olmamız var olduğumuzun kanıtıysa, soralım kendimize :

Ben ne için varım ?

Düşünce gücümü, aklımı ne için kullanıyorum ?

Gün içinde yakalayalım kendimizi :
Ne düşünüyorum ?
Neler geçiriyorum aklımdan ?


Düşüncelerimizin değeri hayatımızın kalitesini belirliyor.
Düşündüklerimizin farkında mıyız ?
Onları yönetebiliyor muyuz ?


Diğer canlılardan bizi ayıran düşünme melekemizi nasıl kullanıyoruz ?

Düşüncelerimizin kalitesine dikkat edeceğimiz bir güne başlayalım..
...
"Fikir sahibi olmayı, mal sahibi olmaktan ziyade lüzum göreceğimiz gün, hakiki zenginliğin sırrını bulacağız." Peyami Safa

"Ey Kardeşim! Sen fikirden ve düşünceden ibaretsin. Senin insanlığın bunlardandır. Geri kalan sinir ve kemiktir ki onlar hayvanlarda da vardır." Mevlânâ


"Düşünmeden öğrenmek, faydasız; öğrenmeden düşünmek tehlikedir." Konfiçyüs

"Çalışmak hayat, düşünmek ışıktır." Victor Hugo

"Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür... Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür... Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür... Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür... Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür... Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür... Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür." Mahatma Gandhi