24 Ekim 2014 Cuma

Karanlığın içinden doğdum...

Yüzdün yüzdün
Kuyruğuna geldiysen kendinin
Yüzleşmeden gÖLgenle binemezsin
Sisli nehirde seni bekleyen kayığa

Araftan geçmek için
Vazgeçmelisin taraf olmaktan
Bırakmalısın kendini
Karanlık geçitteki girdaba

Yalnız ışığını arttırarak değil,
Gölgeleri de bilincine katarak
Birleştirirsin iki yakasını
Sonsuz akıştaki suların

Yerin üzerine çıkmak için
Savaşmadan, dönüp kaçmadan
Geçmelisin içinden… Aşkla
Kalbini fethederek kar’AN’lığın

Bilirsen insanın özünü
Ayırmazsan yolundan gözünü
Çözemez sende olmayan seni
Kavuşursun öte ucuna

Kendi derinliklerinde
Karşıtlıklarla yüzleşip
Birleştirdiğinde gölgeni ışığınla
Saf kalbinin huzurunda

Doğanı AN’larsın…
Ne karanlık vardır artık
Ne gölge, ne de ışık
Cevherine varırsın

Manadan açılarak
Zamanla yayılmış
Cisimlere titreşimlerle
O kaynağa çıkarsın

Meçhule giden okyanusta
Bırak ki akasın
Suyun hiç bir şeyi tutmadan saf kaldığı gibi
Suyun tutulamadığı gibi…

Yüzdün yüzdün ya…
Olur da çoğullukta boğulmazsan
Korkundan gayb’olmazsan
Ölüp de dönebilirsin aslına.

Gölge desen ışık da sen 
Yer de bir gök de bir aslen.

Bflex life in flux, 24.10.2014, ist’AN’bul

Müzik : NEREIDA - Mario Frangoulis 
Sözler: Federico Garcia Lorca 






C.G.Jung - RED BOOK



Bu dünyada bir rüyada olduğunu bilen nasıl bir hayat yaşar ?

Rüyalarında uyananlara ithaf edilmiştir, 23.10.2014, 00:00, Güneş tutulur, ay yeniler

Bu dünyada bir rüyada olduğunu bilen nasıl bir hayat yaşar?

Herkes gibi yaşar...

Ancak herkes gibi duygulanmaz, algılamaz ve istemez...

Bilen kişi hayatın yani rüyanın akışına karışmaz,
hiçbir olayı, kimseyi yargılamaz...

Dünyanın hiçbir alanına ne maddi ne manevi hiç bir yatırım yapmaz,

hiç bir şeyden ve kimseden medet ummaz...
Hiç bir şeye bağımlı değildir, hiç bir ritüeli, dini, inancı savunmaz...
Hem yalnızdır, hem de tüm kainatı içinde barındırır...
Kitleleri yönetmez...
O hazır olduğunda öğrencisi onu bulur...

Salt boş bir testi misali sadece ikiliksiz olan HAKİKAT'e hizmet eder,

ikilikli yaşamlara gerçeklik vermez...
Kendi yaşamıyla örnek olur, öğretir gerçeği ama vaazlar vermez...
Kendi zihninde daima dünyanın ayartmalarının farkındadır
ve en yüksek dikkat ile onların ağına tekrar düşmemek için gayret eyler...
Bazen sendelese dahi O daima korunur...

Doğa onun için ikiliklerin aynasıdır ve ondan öğrenir

ama ona ne tapar ne de romantik duyguların eşliğinde ondan büyülenir...
O bilir, her şeyin ve herkesin tek bir ruhun yansıması olduğunu
ve ona göre tüm süslerden arınmış bir algı ile bakar dünyaya...
O bilir, dünyada olmuş ve olacak gibi görünen hiç bir şeyin GERÇEKLİKTE olmadığını
ve tüm görüngelerin bir illüzyon olduğunu.
Tıpkı çöldeki serap gibi...

O bilir, mucizelerin taşıyıcısı olduğunu ve onları ayrımsız bu dünyaya armağan eder...

O bilir, TEK OLANIN nefesi bir vahiy olarak indiğinde
zihnine Birliğin düğününün gerçekleştiğini
ve en üst “makamda” dünyaya hizmet etmesi gerektiğini...

O bilir, TANRI ile BİR olarak yeryüzünde iz sürdüğünü ve uyanışın çanlarını çaldırdığını...

Ve bu yola başını koymuştur, postunu bağışlamıştır
çünkü O bilir, ölen bedendir RUH olan sınırsız ve ebedidir...

ALINTIDIR



1 Ekim 2014 Çarşamba

Mutluluğun tarifi

Bugün yürürken ayaklarım yerde b'Akışlarım gökyüzünde, 

"yerdeki mutluluğum göktekini mutlu ettiğimde gerçekleşiyor" dedi kalbim,

ve sonra

"Mutluluğunu Hakikat ile hizala" diye seslendi gecenin nefesi 

ALIGN YOUR HAPPINESS WITH THE TRUTH 

As above so below ...so within love


Suretimizden daha fazlasıyız özümüzde
Mutluluğumuzu geçici olana b'ağlamadan
Unutulmuş olanı tekrar yükselterek 
Öz(ü)gür yaşayacağımız zamANlara doğru...


"Hapi Zap Tepi" diyeceğiz 


Happy kelimesinin kökeni hap (zenginlik, talih), Hapi'den türemiştir, Mısır mitolojisinde Nil nehrinin Tanrıçası, akan sular ve bereket ile ilişkilidir.