3 Nisan 2013 Çarşamba

Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş


Kadim bilgilere kulak veriyorum yine...Günlük zihinsel beslenmemi yapmak ve gündelik yaşamda tozlanan zihin aynasını parlatmak için.

Xsantos’tan M.Ö 9 yy’dan günümüze ulaşan eski bir tapınak yazıtını bir kez daha çıkarıp okuyorum, bir defa yetmiyor insana. Kendini tanıma yolculuğunda menzili gözden kaybetmemek için, neden yaşadığımızı, nasıl yaşamak gerektiğini sürekli hatırlamak için, her zaman ve herkes için geçerli, bilinci yükselten bilgelik öğretilerini yineleyerek yenileniyorum.  

Onları okudukça, her daim özümüzde bulunan, ancak çevremizdeki ve içimizdeki gürültülerden her zaman işitemediğimiz, sadece ona kulak verdiğimizde duyulabilen “Sessiz Konuşmacı”nın rehberlik yapan sözlerini duyabiliyoruz. Ruhumuzu yakalayan sözleri…

Yaşam denen bu gizemde evrenin ve kendisinin varlığını sorgulayan, hayatın anlamını arayan herkesin içinde yaşayan insanlığın tecrübelerin birikiminin kolektif, ezeli ve ebedi deyişleri bunlar. Adam olma yolunda yürüyen, yaşam okulunda büyüyen insanoğluna eşsiz öğütler.

“İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.” diyor bilgeler ve ekliyorlar “Öğretileri yargılarsan onları anlamaya da...”

Kadim öğretilere kulak verelim. Onlar geçmişe ait değiller, geçmişten günümüze uzanarak bugünün insanının anlayışı ve uygulamaya geçirmesi için o büyük hafızada korunarak bizlere aktarılıyorlar…Zamansız bir kütüphane gibi. Kapısının açılmasını bekleyen... 

İçlerindeki bilgeliği özümsemek için onları anlayabileceğimiz seviyelere indirmek yerine, kendi bilincimizi kadim öğretilerin seviyesine yükseltmeyi deneyelim.

Anahtar kendi içimizde bulunuyor.


“Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulduğunu unutma.

Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış.

Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut.

Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız kısa ve açık seçik konuş.

Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.


İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur.

Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın.

İşini öyle seveceksin ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol.


Sevmediğin zaman sever gibi yapma.

Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme.

İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.

Ve unutma ki; insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

Aşka burun kıvırma sakın; o çöl arasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.


Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.

Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgarın yönünü değiştirmediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.


Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır.

Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.

Hatırlar mısın doğduğun zamanları: sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu.


Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse.

Sabırlı, sevecen, erdemli ol.

Eninde sonunda bütün servetin sensin.

Görmeye çalış ki , bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekanıdır.”

Xsentos, M.Ö.9.yy
 
 


 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder