Bu dünyada
bir rüyada olduğunu bilen nasıl bir hayat yaşar?
Herkes gibi yaşar...
Ancak herkes gibi duygulanmaz, algılamaz ve istemez...
Bilen kişi hayatın yani rüyanın akışına karışmaz,
hiçbir olayı, kimseyi yargılamaz...
Dünyanın hiçbir alanına ne maddi ne manevi hiçbir yatırım
yapmaz,
hiçbir şeyden ve kimseden medet ummaz...
Hiçbir şeye bağımlı değildir, hiçbir ritüeli, dini, inancı
savunmaz...
Hem yalnızdır hem de tüm kainatı içinde barındırır...
Kitleleri yönetmez...
O hazır olduğunda öğrencisi onu bulur...
Salt boş bir testi misali sadece ikiliksiz olan GERÇEĞE
hizmet eder,
ikilikli yaşamlara gerçeklik vermez...
Kendi yaşamıyla örnek olur, öğretir gerçeği ama vaazlar
vermez...
Kendi zihninde daima dünyanın ayartmalarının farkındadır
ve en yüksek dikkat ile onların ağına tekrar düşmemek için
gayret eyler...
Bazen sendelese dahi O daima korunur...
Doğa onun için ikiliklerin aynasıdır ve ondan öğrenir
ama ona ne tapar ne de romantik duyguların eşliğinde ondan
büyülenir...
O bilir, her şeyin ve herkesin tek bir ruhun yansıması
olduğunu
ve ona göre tüm süslerden arınmış bir algı ile bakar
dünyaya...
O bilir, dünyada olmuş ve olacak gibi görünen hiçbir şeyin
GERÇEKLİKTE olmadığını
ve tüm görüngelerin bir illüzyon olduğunu.
Tıpkı çöldeki serap gibi...
O bilir, mucizelerin taşıyıcısı olduğunu ve onları ayrımsız
bu dünyaya armağan eder...
O bilir, TEK OLANIN nefesi bir vahiy olarak indiğinde
zihnine Birliğin düğününün gerçekleştiğini
ve en üst “makamda” dünyaya hizmet etmesi gerektiğini...
O bilir, TANRI ile BİR olarak yeryüzünde iz sürdüğünü ve
uyanışın çanlarını çaldırdığını...
Ve bu yola başını koymuştur, postunu bağışlamıştır
çünkü O bilir, ölen bedendir RUH olan sınırsız ve
ebedidir...
Eyvallah..
YanıtlaSilEyvallah..
YanıtlaSil