29 Ağustos 2013 Perşembe

BİR MİSKET GİBİ DÖNÜYOR DEVRAN...

Güzel bir günün ardından yeni yuvama doğru yürürken yolumu ilkokulumdan geçirmemi söyledi iç sesim...İlhami Ahmed Örnekal'ın arka kapısı açıktı  Teneffüslerde yenilen leblebi tozlarının ve rengarenk macunların tadına doyum olmazdı. Bahçedeki ağaçlara baktım, çamlara selam verdim, onlar hatırlar diye beni sordum çocukluğumu, onların gözünden gördüm kendimi, ilkokul arkadaşlarımı, bağırıp çağırarak oynadığımız oyunları... Sonra her sabah içtiğimiz öğrenci andını söyledim gururla: "Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim." Bayrak tutmak için çıktığım basamaklar meğer ne kadar alçakmış...oysa ne yüksek gelirdi çocukken, belki de ben yükselirdim andı söylerken kimbilir...Öğretmenim Belkıs Tizer'i, arkadaşlarım Aslı'yı, Saniye'yi, Kayıhan'ı, Hüsnü'yü, Serkan'ı, Alper'i, Alp'i, Zeynep'i, Seda'yı, Hüsniye’yi, Hakan'ı, Didem'i, Ayşem'i, Murat'ı...adını olmasa da diğerlerinin de yüzlerini hatırladım sonra...Meteoroloji kolu olarak her sabah ısı, basınç ve rüzgar ölçümleri yapar, sınıfımızdaki tabloya kaydederdim büyük bir iş yaparmışcasına…ve daha nice sahne canlandı gözlerimin önünde…Beni ben olmam için destekleyen herkese -başta aileme- katkılarından dolayı teşekkür ettim gözlerim dolarak minnetle ve ilkokuluma selam verip evimin yolunu tuttum…Ve işte gecenin sürprizi : Dakika geçmedi…
alacakaranlık sokakta yürürken nedense yere baktım birden ve yerde ne göreyim: Gümüş renkli pırıl pırıl bir misket bana göz kırpıyor.... Nasıl mutlu oldum anlatamam…O çam ağaçları altında toprak üzerinde ne de güzel oynardık misketlerle…Şimdi, sağ avucumdaki küçük küreden geçmişime bakıyorum bir de geleceğime…devran dönüyor...gülümsüyorum…

"...Daracık daracık sokaklar, kızlar misket yuvarlar." türküsü gelmişti aklıma, şimdi de hazır devran dönüyor demişken Bulutsuzluk Özlemi de katıldı misketin öyküsüne...
Gündemi de yakaladık ucundan...Seviyorum akışla geleni...

Bflex@lifeinflux, Göztepe, 28.08.2013

Duvarlar yıkıldı
Kapı aralandı
Işık üzerimize geldi
Bizi aydınlattı
Balıklar azalırken

Sabahtan akşama dek
Çalışıp yorulurken
Nereden geldiğini bilip
Ne olacağını bilemezken
Sular azalırken

Oysa bizim oralarda
Savaşa hayır diyenler var
Ne güzel
Onları yargılayanlar var

Bana farketmez
Müslüman, hristiyan, budist
Bana faketmez
Türk, japon, kürt
Ozon delinirken

Oysa bizim oralarda
Yazılan yasalar, yasaklar
Kendi dilinde
Şarkı söylememeliydi ozan

Zaman geçiyor, devran dönüyor
Zaman geçiyor, devran dönüyor

http://www.youtube.com/watch?v=8Ru9KEIFm5Y



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder